top of page

Aile ve İletişim

  • nurklync
  • 23 May 2020
  • 2 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 14 Şub 2022

“Kulak, yüreğe giden bir caddedir.” Voltaire


ree

Aile içi iletişim desenleri, çocuklarımızın kendilerini ifade etme becerilerini şekillendirir. İyi bir iletişim ortamı çocuğun kendine güvenini, duygu ve düşüncelerini özgürce ifade edebilmesini, kendisine ve diğerine karşı farkındalığının artmasını sağlarken; kısıtlı veya yetersiz iletişim ortamları ise hem çocuk hem de ailenin diğer bireyleri üzerinde zarar verici etkiler doğurur.


İletişim, bireylerin duygu ve düşüncelerini aktardığı bir süreçtir. Sözlü veya sözsüz iletişim türleri vardır. Sözlü iletişim kullandığımız kelimeler, ses tonu, ses vurgusu, sorular, cevaplar gibi öğeleri barındırır. Sözsüz iletişim ise göz teması, jest-mimikler, beden duruşu gibi öğelerden oluşur. İletişimde; beden dilimizin %60, ses tonumuzun %30, sözlerimizin ise %10 oranında etkili olduğu bilinegelmiştir. Bu da gösterir ki; ne söylediğimizden çok nasıl söylediğimiz karşı tarafa asıl mesajı vermektedir. Sözlerimizden daha çok ifade ediş biçimimiz önemlidir. Bu bilgiye dair kazandığınız farkındalıkla hem çocuklarınızla hem de diğerleriyle olan ilişkilerinizdeki iletişim sorunlarını düşünebilirsiniz. “ Seni dinliyorum “ derken bir taraftan telefona bakmak ya da yemek yapmak gibi farklı aktiviteler içinde olunduğunda çocuk sözlerinin ya da birey olarak kendisinin önemsenmediği mesajını alır. Örneğin; “Seni anlıyorum ama…” derken jest ve mimiklerinizi “Çocukça davranıyorsun.” ifadesine büründüğünü düşünün. Bu durumda bilinen oranlar eşliğinde çocuğunuz hangi mesajı alacaktır?


Tüm bu bilgilerin ışığında sağlıklı iletişimin en etkili öğelerinden biri dinlemedir. Çocuklarımızın gerçekten duyulduğunu hissetmesi önemlidir. Bunun için kendi söyleyeceklerinize odaklanmadan dikkatinizi tamamen çocuğun sözlerine vermeniz, ne hissettiğini ve düşündüğünü anlamaya çalışmanız gerekir. Göz teması kurmak, sözünü kesmemek, çocuğun yüz ifadeleriyle paralel yüz ifadeleri kullanmak, uygun sorular sormak, çocuğun anlattıklarını özetleyerek ona ifade etmek ve eleştirmemek etkin dinlemede önemli adımlardır. Çocuğunuzun size aktardıklarını yetişkin dünyanızın içinden değerlendirmemeye dikkat etmelisiniz. Örneğin; çocuğunuzun hayali yaratıklardan korkması sizin için “anlamsız bir korku” olabilir. Yetişkin dünyası içinde “Korkulacak bir şey yok.” diye düşünüp bunu çocuğa ifade edebilirsiniz. Ancak bu çocuğunuza anlaşılmadığı mesajı verir. Çocuğunuz için konu yaratıkların gerçek olup olmaması değil, korkuyor olmasıdır. Bu korku onun dünyasında önemli bir gündem ise siz de onu anlamaya çalışmalı, bu hissettiği duyguya saygınızı göstermelisiniz. Ancak bu şekilde size güvenip sizinle paylaşımlarını arttıracak ve iletişiminiz kuvvetlenecektir. Bunun için de iletişimin en önemli diğer maddesi olan empati kurmak gerekir. Empati yalnızca kişinin kendisini diğerinin yerine koyup onun duygu ve düşüncelerini anlaması demek değildir; bunu anlayıp bu anladıklarını ona geri bildirim olarak ifade etmesi de gerekir. Ancak bu şekilde gerçek bir empati kurulmuş olur. Çocuğunuzun anlattıklarını kendi kelimelerinizle ona özetlemeniz, hem onun anlaşıldığını hissetmesi hem de eğer varsa yanlış anladığınız noktaları düzeltmesi için önemli bir geribildirimdir. Zaman zaman anlattıklarının oluşturabileceği fark ettiğiniz duygu ve düşünceleri de yansıtabilirsiniz. “Bu seni üzmüş olmalı.” “Şuan çok öfkeli görünüyorsun.” “Ne yapacağına karar veremiyorsun.” gibi. Bu esnada göz temasının kurulması, beden dilinizin ona dönük ve açık bir vaziyette olması da sözsüz iletişimle çocuğunuza “Seni dinliyorum.” mesajını vermenizi sağlar. Yapmasını istemediğiniz durumları değil; yapmasını istediklerinizi iletmelisiniz. Olumsuza değil olumluya dikkat çekerek çocuğunuzu yönlendirmelisiniz. “Koşma!” demek yerine, “Birlikte yavaş yürüyelim.” demek gibi…

Duygu ve düşüncelerinizi aktarırken “Sen Dili” ile karşı tarafı suçlamadan “Ben Dili ile kendinizi ifade etmeniz iletişiminizi her zaman güçlendirecektir.


Örneğin;

Sen Dili

Odanı hiç toplamıyorsun

Ben Dili

Odan senin özel alanın. Büyüdüğün için toplama sorumluluğunu almanı önemsiyorum.


Sen Dili

Yemeğe hep geç geliyorsun

Ben Dili

Yemeğe geç geldiğin zaman seni beklediğim için başlayamıyorum. Böyle olunca da geriliyorum.


Sen Dili

Ödevlerini zamanında yapmıyorsun

Ben Dili

Ödevlerini belli zaman aralıklarında yaparsan kendine ayıracağın daha çok vaktin kalacağını düşünüyorum. Sana ödevlerini hatırlatmaktan yoruluyorum ve benim görevim olduğunu düşünmüyorum.


Uzman Klinik Psikolog

Nur KALYONCUOĞLU

 
 
 

Yorumlar


© 2018 by Nur Kalyoncuoğlu

bottom of page