Çocuklarda Korku ve Kaygı
- nurklync
- 23 May 2020
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 14 Şub 2022

Korku ve kaygı, herkesin yaşantısında deneyimlediği duygu ve durumlardır. Çocukluk çağının belli dönemlerinde karşılaşılan korkular veya belli düzeydeki kaygı normal bir süreç olarak değerlendirilir. Bu noktada öncelikle kaygı ile korku arasındaki farkı anlamak önemlidir. Kaygı; belirsiz bir duruma nispeten uzun süreli ve genellikle geleceğe yönelik gerçekleşirken korku somut bir durum karşısındaki daha kısa süreli bir tepkidir. Örneğin; bir çocuğun böcek kaygısı değil böcek korkusu olur. Böcek somuttur ve o kişide korku duygusu uyandırır. Bunun yanında çocuk notlarıyla ilgili ise kaygı duyar. Başarılı olamama, sınavda düşük not alma gibi örneklenebilecek durumlar daha çok geleceğe yönelik ve belirsiz durumlardır.
Belli düzeydeki kaygı insanı harekete geçirir ve sahip olunması gereken bir parçadır. Sonucunu kestiremediğimiz durumlarda kaygılı olmak normal bir tepkidir (Martin&Waltman-Greenwood, 1994). Ancak bu noktada da “normal” kavramı çocuğun kişiliğine, gelişim sürecine ve aile yapısına göre değişkenlik gösterebildiği için dikkatli olunması ve izlenmesi gerekmektedir.
Çocuğun günlük yaşantısını olumsuz yönde etkileyen uzun süreli kaygılar dikkat edilip müdahale edilmesi gereken durumlardır. Zaman zaman ebeveynlere önemsiz gibi gelen küçük bir olay, çocuk için tüm gününü kaplayacak düzeyde önemli olabilir. Bu durumda da mutlaka ilgilenilmesi gerekmektedir. Kimi çocuk için yanlış yapacağı ve herkesin kendisine güleceği kaygısı parmak kaldırmasını engelleyebilir, kimi çocuk arkadaşları oyuna almadığı için okula gitmek istemeyebilir. Hastalık, kaza, sevdiği birine zarar geleceği korkusu, dış görünüşüyle aşırı ilgilenme, karın ağrısı, tik, aşırı konuşma, gezinme, kıvranma gibi fiziksel şikâyetler sık sık yaşanıyorsa ciddi olarak çocukla ilgilenilmesi gerekmektedir.
Bir çocuğun aşırı kaygılı olmasının birçok nedeni vardır:
∙ Anne babanın beklentilerinin çocuk için ulaşılmaz olması (veya çocuğun ulaşılamaz olarak algılaması)
∙ Arkadaşları tarafından reddedilme,
∙ Anne babanın, çocuğun yaşamını öngörülemez bir hale getirecek biçimde tutarsız davranması,
∙ Çocuğun sınırlarını açıkça tanımasını engelleyen aşırı gevşeklik ya da ilgisizlik,
∙ Yargılanma korkusunun yerleşmesine yol açan sürekli eleştiri,
∙ Akademik ve toplumsal hedeflerine ulaşamadığı duygusuna neden olan sürekli bir kırgınlık,
∙ Kendileri de kaygılı olan ve farkında olmadan çocuklarına kaygılı olmayı öğreten anne babalar (Martin&Waltman-Greenwood, 1994).
Anne Babalara Öneriler
Çocuğun korku ve kaygılarını küçümsemeden, yargılamadan, reddetmeden olduğu şekliyle anlamaya çalışmalı ve bunu çocuğa hissettirmelisiniz. Yetişkin dünyasında ne kadar önemsiz de olsa çocukta yüksek düzeyde korku ya da kaygı uyandıran durumlar sizin için de aynı derecede önemli kabul edilmelidir. Bunu hisseden çocuk aynı zamanda kendisinin de kabul edildiğini hisseder ve korku ya da kaygısıyla baş etme yönünde içsel olarak desteğinizle güçlenebilir.
Çocuğunuzla onu kaygılandıran durumla ilgili olarak açık bir iletişim kurmalı ve etkin, empatik bir dinleme içerisinde bulunmalısınız. Önce onu dinlemeli, sorular sorarak ne bildiğini, düşündüğünü, duyduğunu, hissettiğini anlamalı ardından siz çocuğunuzun yaşı ve gelişimine uygun olarak anlayabileceği kadar basit, net ve somut örneklerle yanıtlar vermelisiniz.
Sizin kendi kaygılandığınız benzer durumlar ve özellikle baş etme yöntemlerinizle ilgili örnekler verebilirsiniz. Sizin de zaman zaman kaygılandığınızı bilmesi ve bunlarla çeşitli çözüm yollarıyla baş edebildiğinizi öğrenmesi çocuğun içinde duyduğu çaresizlik duygusuna olumlu yönde etkiler yapacaktır.
Kaygılı çocuklar için güven duygusu oldukça önemlidir. “Güvendesin, yanındayım, seni daima koruyacağım.” gibi cümleler çocuklar için rahatlatıcı bir etkiye sahiptir.
Belirsizlik içeren durumlara dair çocuğa gereğinden fazla bir güven aşılamaya çalışmadan ne olacağına dair cevapları bilemediğimiz durumlar olabileceğini ancak bu durumlarda da birlikte baş edebileceğinizi sözlü ve sözsüz mesajlarla iletmelisiniz. Bu noktada önemli güvenlik bilgilerini verebilir, bununla birlikte belirsizliklerin yaşamın bir parçası olduğu ve bunlarla yaşanabildiğini de çocuğa hissettirmelisiniz.
Gevşeme tekniklerini birlikte çalışabilirsiniz. Derin ve yavaş soluk verme, vücudun çeşitli organlarını tek tek sıkma ve rahatlatma gibi fiziksel gevşeme ve nefes egzersizlerini uykudan önce birlikte gerçekleştirebilirsiniz.
Size korkunç ya da garip bir öykü anlatmasını isteyip ardından siz aynı/benzer öyküyü kahramanın canavarı yendiği formda kendisine anlatabilirsiniz. Bu durum çocuğun olumlu öykülere odaklanmasında ve insanların zor problemlerle baş etme ve kaygının üstesinden gelme şekillerini öğrenmelerinde etkili olabilir (Martin&Waltman-Greenwood, 1994).
Çocuğunuzun yaşı ve gelişiminin üstünde haber, belgesel, film, video izleme durumlarının farkında olarak bu durumları sınırlandırmalısınız.
Çocuğunuzu mutlaka ilgi ve yeteneklerine yönelik sportif, sosyal veya sanatsal faaliyetlere yönlendirmelisiniz.
Tüm çabalarınıza rağmen devam eden uzun süreli kaygı durumları için uzman desteği almanın gerekliliğini hatırlamalısınız.
Uzman Klinik Psikolog
Nur KALYONCUOĞLU



Yorumlar