top of page

Çocuğuma Nasıl Sınır Koyacağım?

  • nurklync
  • 23 May 2020
  • 3 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 14 Şub 2022


ree

Özgüvenli, kendisini oldukça iyi ifade edebilen, yetenek ve becerilerini ortaya koyabilen çocuklar yetiştirmek hemen hemen tüm anne-babaların hedefleri arasındadır. İstiyoruz ki çocuklarımız nerede nasıl davranmaları gerektiğini bilsin, büyüklerine karşı saygılı olsun ama bununla birlikte hakkını da savunsun, kendisini ezdirmesin. İşte bu amaçlarla yola çıkarak “kendini özgürce ifade edebilen çocuk” yetiştirmek isterken sunduğumuz özgürlükler sonucunda yavrularımızın yavaş yavaş “inatçı, istediği her şeyi yaptıran, kural bilmeyen, sorumluluk almayan” çocuklara dönüştüklerini görür olduk. Tam da bu noktada karşımıza çıkan anahtar kelime : SINIR.


Sınır; henüz doğruyu-yanlışı tam olarak ayırt edemeyen ve kendisi için neyin iyi neyin kötü olduğunu tahayyül edemeyen çocuklarımızın sağlıklı gelişimleri için güven içinde kalmalarını sağlayan tutarlı ve kararlı kurallar bütünüdür. Çocuk elbette özgür kararlar alabilmelidir; ancak bu ebeveynin çizdiği sınırlar içinde gerçekleştirilir. Özgürlük çocuğun dünyasında da yetişkin olarak bizlerin yaşamında da uçsuz ve sonsuz bir hak değildir. Bunu çocuğun anlaması da ancak yaşantısal gerçekleşir; yani deneyimleyerek olur. Çocuk diğerleriyle kurduğu ilişkide nerede durması gerektiğini yaşadıklarından çıkardığı sonuçlarla öğrenir. Gerek akran ilişkileri gerek yetişkinlerle kurduğu ilişkiler olsun çocuğun sınırları öğrenmesi biz ebeveynlerinin tepkileriyle oldukça ilişkilidir. Çocuk kendisine çizilen bir sınırı illa ki zorlayacak, kendi istediğinin olması için diretecektir. Eğer herhangi bir şekilde (ağlama, bağırma, vurma gibi) çocuk sınırların esnediğini ve istediğini elde ettiğini görürse bu durumda bu kullandığı yöntemi bir diğer sınırla karşılaştığında da uygulamaya devam edecektir. Bu nedenle tutarlılık ve süreklilik oldukça önem arz etmektedir.


Her şeyden evvel çocuğun bu sınırlara ihtiyaç duyduğunu bilmek gerekir. Çünkü sınırları çizilmemiş bir alan bırakmak çocuğun ihmal edilmesi anlamına da gelmektedir. Bununla birlikte sınır koymak = katı ve değişmez kurallar, her davranışın kontrol edilip düzeltilmesi, eleştirilmesi, sürekli uyarma hali anlamına gelmemektedir. Her ailenin dinamiğine göre değişen sınırlar olabileceği gibi belli başlı en önemli iki nokta çocuğun kendisine ve/ya başkasına-başka eşyaya bilinçli zarar vermesidir. Bu iki durum sınırların çok net çizilmesi ve belirtilmesi gereken durumlardır. Davranışlarının sorumluluğunu alması da çocuğun neyi yapıp neyi yapmaması gerektiğini öğrenmesinde önemlidir. Çünkü gerçek özgürlük aynı zamanda verdiği kararın ve davranışının sorumluluğunu da üstlenebilme becerisini gerektirir. Burada önemli bir hatırlatma yapmamız gerekir ki; kastedilen her hatalı davranışın cezalandırılması demek değildir. Çocukla görüşülmeli, konuşulmalı, sınırlar net olarak belirtilmelidir. Tekrarlayan durumlarda gerekli hatırlatmalar yapılmalı hala daha tekrarlayan durumda ise çocuğun davranışının sonucuyla karşılaşması sağlanmalıdır. Örneğin; çocuk oyun oynarken eşyaları bilinçli olarak zarar vermek için fırlatıp atıyorsa “Yapmanı istemediğim davranış bunu fırlatıp atman.” şeklinde net olarak sınırı belirtmelisiniz. Devam ediyorsa “Yapmanı istemediğim davranış bunu fırlatman, devam edersen oyunumuz sonlanacak.” diyerek çocuğa karşılaşacağı sonucu söylemelisiniz. Bu nokta genelde çocukların kendini durdurmayı başardığı bir noktadır. Hala daha devam etmeyi tercih ediyorsa ise “Yapmanı istemediğim davranış bunu fırlatmandı. Ama sen fırlatmayı seçtin. Bu yüzden oyunumuz sonlanıyor.” deyip oyunu bitirmeli, çocuğu o durumun içinden çıkarmalısınız. Tekrar etmekte fayda var ki; sınırların konulmasıyla ilgili en önemli kriter çocuğun bilinçli olarak kendine/diğerine zarar verme eylemidir.

Çocuğa konulan sınır ve “Hayır!”lar kendisinin de diğeriyle kurduğu ilişkilerde kendi sınırlarını korumasını geliştirir. Ancak unutulmamalı ki sınır; değiştirilemez, katı kurallar, kısıtlanmış özgürlükler anlamına gelmemektedir. “Böyle yapacaksın, şu saatte yatacaksın, şuraya gidemezsin!” gibi yönergelerin, değiştirilemez kuralların olması, düşüncelerinin önemsenmediği/duyulmadığı bir ortamda yetişen çocuklar ya itaatkâr ya da isyankâr olma eğiliminde olur. Bir sınırın nedeni çocuğa anlayacağı dilde kısaca izah edilmeli ve gerekli anlayış, hoşgörü ve esnekliği de barındırabilmelidir.


Sınır Koymak ve Dengeyi Tutturmak Neden Zordur?

  • Çoğu zaman anne babaların kendi çocukluklarında yaşadıkları zorlukları, kısıtlanmışlıkları, bastırılmış istekleri çocuklarına yaşatmama isteği

  • Çocuklarla geçirilen sınırlı zaman içerisinde onunla sorun yaşamak istememe ve çocuğu mutlu etme arzusu

  • Çocuğun duygu-düşünce dünyasını yetişkin boyutundan değerlendirip anlamaya çalışma

  • Diğer ebeveynlerin davranışlarını kriter olarak alma

  • Mükemmel ebeveyn olma veya görülme kaygısı

Anne-Babalara Öneriler

  • Çocuklarımız doğru yanlış, iyi kötü davranışları bilerek dünyaya gelmezler. Bunları öğrenirler. Bizler de anne baba ve öğreten-yol gösteren kişiler olarak onlarla açık ve net iletişim kurabilmeliyiz. Çocuklarımızın zihinsel becerilerinin henüz soyut kavramları anlamada yeterli olmadığını göz önünde bulundurarak uzun uzadıya açıklama yapmadan, kısa, anlayabileceği dilde öz bir şekilde uygun olan-olmayan davranışlar belirtilmelidir.

  • Ceza asla bir öğrenme/öğretme aracı değildir.

  • İlgili, sevgi dolu, tutarlı anne baba şefkati, kabul gördüğünü hissetmek her çocuğun ihtiyaç duyduğu temel haklardır. Böylesi bir ortam çocukların kuralları benimsemesini kolaylaştırır.

  • Çocuğun yaşı ve gelişimine yönelik sınırlar düzenlenmelidir.

  • Sınırların ebeveyn olarak bizim kurallarımızı ve doğru bildiklerimizin yansıması olarak değil; çocuğumuzun ihtiyacına ve iyiliğine yönelik olarak koyulması gerekir. Bu nedenle bir sınır koyarken bunu kendimiz için mi çocuğumuz için mi olduğunu ayırt etmek önemlidir. “Bu sınırın amacı nedir? Çocuğumu hangi yönlerden etkileyecek? Bu sınır olmasa ne olurdu?” soruları kural ve sınırlarınızı gözden geçirmenizde yol gösterici olabilir.

  • Çocuğa neyi yapamayacağı açıklanırken neleri yapabileceğiyle ilgili de bilgi verilmelidir.

  • Anne babanın sınırlar konusunda ortak tutumu olmak zorundadır.

  • “Hayır”ların “Evet”lere dönüşmesi çocuğun bunu genellemesine ve karşılaştığı her “Hayır”da “Evet”e çevirecek yeni bir yol aramasına neden olabilir.

  • Yaşanılan davranış sorunlarında nedeni anlamaya çalışılmalıdır. Çocuğun sorun olarak gösterdiği her olumsuz davranışın altında bir ihtiyaç söz konusudur.

  • Olumsuz davranışları etkileyen faktörler keşfedilerek önlemler alınabilir. Alternatif ortam, koşullar sağlanabilir.

  • Çocuğun uygun ve olumlu davranışları fark edilerek memnuniyetinizi çocuğa anında göstermeniz gerekir.

  • En etkili sınır belirleyicinin ise model olan anne babanın davranış ve tutumları olduğunu unutmamak önemlidir.

Uzman Klinik Psikolog

Nur KALYONCUOĞLU

 
 
 

Yorumlar


© 2018 by Nur Kalyoncuoğlu

bottom of page